Özgürlükçü Adalet Çağrısı
Sosyal Demokratlar için bir iktidar manifestosu
Prof. Dr. Hurşit GÜNEŞ
Önsöz
Türkiye’de çağdaşlaşmadan yana olanlar ya da sosyal demokrat olanlar iktidara ulaşabilirler. Ancak bunun için Türkiye’de oluşmuş olan mevcut siyasal yapının eksenlerinin değiştirilmesi gerekiyor. Bu eksenler değişince partilerin toplumsal tabanları da farklılaşacak, güçler dengesi de değişecektir.
Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerdeki batılılaşma çabaları, Cumhuriyetin kurulmasıyla beraber sistematik ve köklü bir çağdaşlaşma devrimine dönüştü. Ancak çok partili demokrasiye geçilmesiyle beraber bu devrimin dayandığı toplumsal kesimlerin geride kalan büyük kitleyle olan çatışması sonucu hem bu kesimin iktidarı son buldu, hem de Türk siyasal yaşamının temel eksenleri çağdaşlık ve muhafazakârlık üzerine oturmaya başladı.
Bu tarihsel süreçte muhafazakâr geniş kitlenin siyasal desteği elde edilirken adalet kavramı da yoğun biçimde ve ön planda kullanıldı. Çünkü bu geniş kesim aynı zamanda toplumun da göreli olarak yoksul kesimiydi. Buna rağmen, bugüne değin ne toplumda adalet talebi azaldı, ne de özgürlükler konusunda sancılar son buldu.
İşte batının toplumsal yapısı ve siyasal deneyiminden çok farklı olan Türkiye’nin bu koşullarında Solun iktidarı elde edebilmesi için aleyhine yapılaşmış olan siyasetin eksenlerini baş aşağı etmesi gerekiyor. Bunun için öteden beri savunduğu ancak daha çok aydınları ilgilendirmiş olan özgürlük kavramının yanı sıra muhafazakâr kesimin kullandığı ve böylece geniş kitleye ulaşabildiği adalet kavramını söküp alması gerekiyor. Böylece siyaset sosyo-kültürel ya da yaşam tarzı üzerinden değil, adalet ve özgürlük talepleri karşısında yalın bir muhafazakârlık arasındaki eksen üzerinden yapılanacaktır ki, bu takdirde elbette adalet talep edenler iktidara ulaşacaktır. (Yeter ki yaşam tarzı üzerinden bir siyasal polemik tuzağına düşülmesin!)
Bu manifesto adalet kavramına nasıl yaklaşılması gerektiğini ve bu kavramın nasıl bir iktidar aracı olabileceğini anlatmaya çalışıyor. Geniş kapsamda ele alınması gereken adalet toplumsal yaşamın her noktasındaki haksızlıklara karşı vicdani duruşu gerektirirken, özgürlük kavramı da fikirlerin yanı sıra kimliklerin özgürlüğünün de savunulmasını gerektiriyor.
İşte bu son nokta da muhafazakârların en önemli silahlarından birini yitirmesi anlamına gelecektir.
Bu manifesto bu anlamda radikal bir çıkış yolu önerisidir, çünkü Türkiye’de siyasetin ana eksenlerinin değişmesini önermektedir ve tüm toplumsal alanlara uyarlanabilecek kapsamdadır. Giderek hegemonisi artan ve kurumlaşan muhafazakâr siyaset karşısında da Özgürlükçü ADALET manifestosunun fikirsel ışık niteliğinde başarılı olmasını diliyoruz.
Toplumcu Düşünce Enstitüsü
46 sayfalık bu çalışmanın tamamını okumak için lütfen PDF uzantısını indirin.