Türkiye Ekonomisi Üzerine Bir Değerlendirme ve Çözüm Önerileri

Türkiye Ekonomisi Üzerine Bir Değerlendirme ve Çözüm Önerileri

İktidarın 20 yıldır sürdürdüğü dövizle borçlanmaya dayalı ekonomik büyüme modeli verimsiz

alanlara yapılan devlet ve özel sektör yatırımları nedeniyle enflasyon ve dış borçlanmaya

doğru tek yönlü bir nedensellik ilişkisi doğurmuş, büyüme oranında yaşadığımız şoklar, dış

borçlar üzerinde güçlü bir etkiye sahip olduğunu bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Bugünkü

yapı itibariyle mevcut ekonomik düzenin sürdürülmesi imkânı ortadan kalkmıştır.

Prof.Dr. Bilsay Kuruç Hoca bu çöküşü şöyle özetlemiş:

 

İktidarın bildiğimiz özellikleri bir yana Türkiye’de 1970’lerin sonlarında

sermaye sınıfı “esas sorun döviz sorunu“ derdi. Aradan 40 yıl geçti

diyorlar ki; “Türkiye’nin esas sorunu döviz sorunu“. Sorunu büyütmüşler.

Sermaye sınıfı seçtiği modelle, döviz olmazsa ekonomi kuramayacağını itiraf

ede ede bugüne gelmiş. Onun geldiği noktada şu yönetimin özelliklerini yine bir

yana bırakalım, kişileri de bir yana bırakalım, objektif olarak döviz

rezervleri kalmayan bir ekonomi, üretim yapmak için dış dünyaya bağımlı ve

en azından 20 yıldır dışarıdan finanse edilerek üretim yapabilen bir

ekonomi,rezervlerini de kaybederse o zaman eli kolu bağlı bir duruma geliyor.

Bu durumda siyasi mecburiyetleri var. Nedir o? Menfaat dağıtmadan var olamaz.

Bu da döviz girişine bağlı. İkincisi bedava kaynağa bağlı. Nedir o? Vatanı

bir gayrimenkul olarak algılaması. Onun üzerinde yeni sermaye sınıfı katmanları

yaratıyorsun, inşaatlar yollar vs. Yine bedava kaynak; emek. Verdiğin asgari ücret

ki geri alıyorsun. İki bedava kaynak ve dışarıdan döviz girişi, esas girdileri bu ve

bu model şimdi çalışmıyor. Neden? En başta döviz rezervin kalmamış esas darboğaz

burada yani sermayenin var olmak için düşündüğü yegâne kaynak kalmamış.

O durumda bedava kaynaklarla da yapabileceğin pek bir şey yok..

 

Yazının devamı için PDF dosyasını indirebilirsiniz