CHP ve Gezi Hareketi

CHP ve Gezi Hareketi

SUNUM ve DEĞERLENDİRME TOPLANTISI

“Toplumsal Muhalefetin Yeni Boyutu Gezi Parkı

ve Türkiye Siyaseti:

CHP Açısından Bir Değerlendirme*”

 

Sunum: Prof. Dr. Sencer AYATA

 

İstanbul

30 Mayıs 2014

 

 

*Ekli metin, Cumhuriyet Halk Partisi Bilim, Yönetim ve Kültür Platformu bünyesinde hazırlanmış olan bir çalışmanın tam alıntısı olup, çalışmanın özgün kopyası Platform tarafından 31.5.2014 itibarı ile ayrıca yayınlanacaktır.  Metinde  italik olarak yapılan vurgular TDE olarak yapılan alıntılardır.

 

CHP VE GEZİ HAREKETİ

 

Giriş

 

Gezi Hareketi, Türkiye’de demokratik kültürün geniş kitleler tarafından benimsendiğini tüm dünya kamuoyuna gösteren büyük bir toplumsal harekettir. Gezi Hareketi, bilimsel araştırmaların ve konuya ilişkin yapılan tüm değerlendirmelerin ortaya koyduğu gibi kendiliğinden gelişmiş, iç veya dış bir merkezden kumanda edilmeyen ve hiyerarşisi bulunmayan bir harekettir. Ne yazık ki AKP Hükümeti, haklı gerekçelere dayanan ve meşru talepleri olan bu sivil toplum hareketini,  hemen her konuda yaptığı gibi itibarsızlaştırma çabasına girişmiştir. Demokrasiyi yalnızca oy çokluğundan ibaret gören AKP, çoğulcu demokrasilerin vazgeçilmez bir unsuru olan, iktidarın farklı toplum kesimlerinin taleplerini dinlemesi ve katılımcı bir yönetim anlayışı benimsemesi ilkesini bir kez daha görmezden gelmiştir. Bununla da yetinmeyerek Gezi Hareketi’ni uluslararası bir komplo gibi gösteren “Gezi davası”nı oluşturmuş ve anayasal haklarını kullanmak dışında hiçbir amacı bulunmayan yurttaşları yargı yoluyla cezalandırma çabası içine girmiştir. Bu girişim, yurttaşların en ufak eleştirilerini dahi uluslararası entrikaların parçası olarak gören ve hemen darbecilikle yaftalayan komplocu AKP zihniyetinin bir uzantısıdır.

 

CHP için Gezi Hareketi, Türkiye’de giderek kısıtlanan ve baskı altına alınan özgürlüklerin savunulması için verilen tarihi bir demokrasi mücadelesidir. CHP için Gezi Hareketi, ülkemizde özgürlükçü, katılımcı ve çoğulcu demokrasi mücadelesi doğrultusunda atılmış tarihi bir adımdır. CHP kuruluş felsefesinden gelen anlayışla doksan yıllık siyasi tarihi boyunca Türkiye’de gerçekleştirilen tüm ilerici toplumsal hareketlerin yanında ve çoğu zaman merkezinde yer almıştır.

 

CHP Gezi Değerlendirmesi, bu büyük toplumsal hareketi tüm boyutlarıyla ele almayı ve CHP açısından önemini ortaya koymayı amaçlamaktadır.

 

 

I. Gezi Hareketine Katılım

 

Öncelikle vurgulamak gerekir ki; Gezi Hareketi çok bileşenli ve çoklu yapıya sahip bir toplumsal harekettir.

 

Gezi Hareketi’ne ilişkin en çok tartışılan konuların başında eylemlere katılanların kimler ya da hangi toplum kesimleri olduğu yer almaktadır. Konuya ilişkin olarak farklı gözlemciler farklı değerlendirmeler yapmış, Gezi Hareketine katılımın farklı boyutlarının altını çizmişlerdir. Bununla birlikte eylemler sürerken yapılan araştırmalardan yararlanarak -hata paylarını da göz ardı etmeksizin- Gezi Hareket’in bileşenlerine ilişkin bazı temel sonuçlara ulaşmak mümkündür. Araştırma verileri, eylemcilerin yaş ve cinsiyet gibi demografik özelliklerinin, sosyo-ekonomik konumlarının ve siyasi/ideolojik eğilimlerinin ana hatlarının ortaya konulmasını mümkün kılmaktadır.

 

Öncelikle vurgulamak gerekir ki; Gezi Hareketi çok bileşenli ve çoklu yapıya sahip bir toplumsal harekettir. Öğrenciler, beyaz yakalılar, Aleviler, işçiler, kadınlar, esnaf, Kürtler, LGBT bireyler ve topluluklar, eylemlere doğrudan katılmasalar da destek veren ev kadınları ve daha birçok toplum kesimi süreç içinde yer almıştır.

 

Gezi Hareketi’ne katılım biçimleri de farklı olmuştur: Meydanları dolduranlar, sokaklarda direnenler, tıbbi ve hukuki destek sunanlar, semtlerde tencere tava çalanlar, park forumlarına katılanlar, sosyal medyada yer alanlar, gıda barınma gibi lojistik sağlayanlar, dolaylı destek ve yardımda bulunanlar…Özetlemek gerekirse farklı bileşenleri ve eylem türleri ile Gezi Hareketi çok katmanlı ve birden çok mekânda gerçekleştirilen büyük bir kentsel protesto hareketidir.

 

Cinsiyet ve Kuşaklar

 

…eylemlere kadınlar ve erkekler neredeyse eşit oranlarda katılmıştır. …Gezi Hareketi’nde kadınlar Türkiye’nin başat bir siyasi aktörü durumuna gelmiştir.

 

Gençler fiziki olarak eylemlerde ön safta oldukları için Gezi Hareketi’ne ilişkin yapılan değerlendirmelerde en çok onlar üzerinde durulmuştur.Oysa eylemlere kadınlar ve erkekler neredeyse eşit oranlarda katılmıştır. Diğer bir deyişle genç katılımı kadar önemli bir boyut da kadın katılımıdır. Türkiye’de giderek artan toplumsal ve kültürel çatışmanın merkezinde yer alan kadınlar, protestolara ve siyaset sahnesine doğrudan, tüm ağırlıkları ile katılmıştır. Gezi Hareketi’nde kadınlar Türkiye’nin başat bir siyasi aktörü durumuna gelmiştir. Özellikle genç kadınların yoğun katılımı Gezi’nin tüm dünyada çağdaş bir siyasal hareket olarak algılanmasını ve bu nedenle büyük sempati toplamasını sağlamıştır.

 

Gezi Hareketi’nin çoğulcu ve eşitlikçi karakteri, kurallı yaşama yapılan güçlü vurgu, yeniliğe açıklık, şiddete yer vermeyen yaratıcı eylem yaklaşımı tüm dünyanın dikkatini çekmiştir. Diğer bir deyişle dünya kamuoyu, Türkiye’de demokratik kültürü ve çağdaş yaşam tarzını benimsemiş dışa açık, geniş ve etkin bir toplum kesiminin var olduğunu görmüştür. Gezi Hareketi, Türkiye’yi tüm dünyaya yeni ve yaratıcı kültüre sahip modern bir ülke olarak tanıtmıştır. Çok sayıda yabancı yazar Türkiye’nin bu yüzüyle bir gelişmiş ülke görüntüsü verdiğini belirtmiştir. Yurt dışı ziyaretlerinde bulunan siyasetçilerden gazetecilere, köşe yazarlarından düşünce kuruluşu üyelerine kadar hemen herkese ilk ve en çok sorulan soru Gezi Parkı olayları olmaktadır.

 

Gezi Hareketi’ne genç, orta kuşak ve yaşlı her yaştan yurttaş katılmıştır.   Gezi Parkı’nın içerisinde yaşananlar ayrı değerlendirildiğinde, tazyikli su ile biber gazının polis tarafından yoğun olarak kullanıldığı tüm alanlarda eylemcilerin büyük çoğunluğu gençlerden oluşmaktaydı. Onların hemen çevresinde, mahalle gösterilerinde ve diğer kentlerde yürütülen eylemlerde yaş ortalaması daha yüksekti. Tüm dünyanın ilgi odağında ise olayların merkezinde yer alıp biber gazı, tazyikli su ve polis şiddeti ile en çok yüz yüze gelerek sürecin lokomotifi olan gençler vardı. Nitekim araştırmalar katılanların ortalama yaşının yirmi beş ile otuz arasında olduğuna ve en yüksek oranda katılımın 20-24 yaş grubunda görüldüğüne işaret etmektedir. Bu nedenle Gezi Hareketi’ni öncelikle bir genç kuşak hareketi olarak nitelendirmek mümkündür.

 

Gençler arasında hem öğrenciler hem de çalışanlar yer almıştır. Çalışan gençler protesto gösterilerine ve eylemlere mesai sonrası katılan ve bazen bütün geceyi sokaklarda ya da meydanda uykusuz geçirdikten sonra işlerine dönen kimselerdir. Özellikle eylemcilerin en genç kesimini tanımlamak için ‘dijital kuşak’, ‘internet kuşağı’, ‘Y kuşağı’, ’90 kuşağı’ gibi deyimler kullanılmıştır. Gençlerin kişisel ve toplumsal özellikleri yapılacak yeni araştırmaların katkılarıyla daha ayrıntılı olarak belirlenecektir. Bu aşamada farklı disiplinlerden uzmanların altını çizdiği temel özellikleri dikkate alarak bazı sonuçlara ulaşmak mümkün görünmektedir.

 

Gençler genellikle az çocuklu ailelerden gelmektedir. Çocuk merkezli çekirdek ailelerin çocuklarıdır. Çoğunun eğitim düzeyi Türkiye ortalamalarının üzerinde olan bu aileler henüz çocukları doğmadan çocuk ve çocuk yetiştirme hakkında kitaplar okumuş kimselerdir. Çocukların kendi odaları olmuş, kendi odalarında televizyon seyretmiş, kendi bilgisayarlarını kullanmışlardır. Aileler çocuklarının eğitimine büyük önem vermiş, ellerindeki maddi ve manevi kaynakları çocukların eğitimlerini en iyi şekilde alabilmeleri amacıyla seferber etmiştir. Çocuğa verilen değer ve önemin bir başka yansıması bireysel özgürlüğe verilen önemdir. Anne ve babalar, kendilerinin geçmişte gördükleri aile ve toplumsal çevre baskısına çocuklarının maruz kalmaması için özel çaba harcamışlardır.

 

Gençlerin, bireyselliği ön plana çıkartan, kendilerine buyurganlıkla yaklaşılmasından hoşlanmayan, aşırı denetime tepki gösteren ve otoriter eğilimlerin karşısına hemen dikilebilen kimseler olmaları büyük ölçüde aile, akran ve başta televizyon olmak üzere medyanın etkilerinin sonucu olmuştur. Önceki kuşaklarda daha yaygın olarak karşılaşılan resmiyet, itaat, disiplin ve otoriteye sadakat gibi davranış özelliklerine genç kuşakta daha az rastlanmaktadır. Uzmanlar gençlerin özgüvenlerinin yüksek, inisiyatif alma yeteneklerinin gelişmiş, girişimcilik ve yaratıcılık yönlerinin güçlü olduğunu vurgulamaktadır.

 

Gelişmiş ülkelerde yaşanan 68 Hareketi’nde gençler ve aileleri arasındaki kuşak çatışması ön plana çıkmıştır. Gezi Hareketi’ne katılan gençler ise anne ve babalarına yakındır. Gençler kendi anne ve babalarından çok toplumdaki ataerkil, buyrukçu ve tutucu kültür ve siyaset anlayışı ile çatışmaktadır. Kendilerine “hayır” denilmesine alışık olmayan gençler buyurganlığa ve yasakçılığa karşı çıkmışlardır. Başkalarının yaşamlarına müdahale etmesine güçlü ve kararlı bir tepki vermişlerdir. Gözlemciler, gençlerin isyanının altında, “yaşam tarzıma dokunma, değerlerimi aşağılama” tavrının yattığını öncelikle vurgulamaktadır.

 

İnterneti ve sosyal medyayı yoğun olarak kullanan gençlerin yaşamları büyük ölçüde İnternet ve mobil telefon merkezlidir. Gençler fiziki dünyada yaşadıkları ölçüde sanal dünyada da yaşamaktadır. Gençlerin yeni iletişim teknolojilerini iyi kullanmaları bilgiye kolay ulaşabilmelerini ve tüm dünya ile bağlantılı olmalarını sağlamıştır.

 

 

Gezi Hareketi’ne Katılan Toplum Kesimleri

 

Gezi Hareketi’nin ön saflarında yer alan eylemci çekirdeğin arkasında ve çevresinde, onları destekleyen ve bazıları meydanları hiç terk etmeyen daha büyük kalabalıklar oluşmuştur.  Gezi Parkı’nda en yoğun olarak temsil edilen grup beyaz yakalılar yani “yeni orta sınıf ”tır..

 

*Raporun tamamı için (25 sayfa) Lütfen Pdf dosyasını indirin